NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
حُسَيْنُ
بْنُ مُعَاذٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْأَعْلَى
حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ
يَعْنِي
ابْنَ
إِسْحَقَ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
قُسَيْطٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِذَا
اسْتَهَلَّ
الْمَوْلُودُ
وُرِّثَ
Ebû Hureyre'den demiştir
ki; Nebi (s.a.v.) (şöyle) buyurmuştur:
"Yeni doğan bir
çocuk (işitecek kadar yüksek) bir ses çıkaracak olursa vâris kılınır."
İzah:
Tirmizî, cenaiz; İbn
Mâce, cenaiz, ferâiz; Darimî, ferâiz
İstihlâl: Ağlamak ya da
bağırmak suretiyle sesi yükseltmek demektir. Ancak burada bu kelimeyle ne
kastedildiği hususunda ulema farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
Hattâbi'ye göre,
"istihlâl; kelimesi burada ses çıkarmak, aksırmak, nefes almak kımıldamak
gibi" canlılığa delalet eden bir alamet anlamında kullanılmıştır. Yeni
dünyaya gelen bir çocuk ağlamak veya bağırıp çağırmak suretiyle bir ses
çıkarırsa, yahutta ses çıkarmayıp da aksırmak, tıksırmak, nefes almak,
kımıldamak gibi bir canlılık belirtisi gösterse, bu çocuk ana rahminde
bulunduğu sırada Ölmüş olan bir yakının malına varis olabildiği gibi, başkası
da ona varis olabilir. Aksi takdirde kendisi başkasına varis olamadığı gibi,
başkası da ona varis olamaz. İmam Sevrî (r.a.) ile tmam Evza'ijmam Şafiî, İmam
Ebû Hanîfe ve taraftarları bu görüştedirler. İmam Malik'e göre yeni doğan bir
çocuk ses çıkarmadıkça aksırıp tıksırsa veya kımıldasa bile canlı doğmuş
sayılamaz.
Yine ulemadan
bazılarına göre, buradaki istihlâl kelimesiyle kasdedilen yeni doğan bir
çocuğun ağlamak veya bağırıp çağırmak suretiyle sesini yükseltmesidir. Yeni
doğan bir çocuk sesini yükseltmeden ölecek olursa kendisi ana rahminde iken
ölen bir yakınına varis olamadığı gibi, başkası da ona varis olamaz. Çünkü
çocuğun canlı olarak doğmasının tek alameti doğduğu zaman ses çıkarmasıdır.
Muhammed b. Şirin ile
Şa'bi, ez-Zührî ve Katâde bu görüştedirler. Bu görüşte olan sözü geçen ulemadan
Zührî aksırmanın da istihlâl gibi hayât alameti olduğunu söylemiştir. Merhum
Ömer Nasuhi Bilmen, Fıkıh ulemasının bu mevzudaki görüşlerini naklederken
şöyle diyor:
İmam Şafiî'ye ve İmam
Malik'ten bir rivayete göre; sukut eden bir hami, harekette, teneffüsde bulunsa
veya aksırsa hem vâris, hem de müverris olabilir. İmam Ahmed'e göre, ise
bunlar kâfi değildir. îstihlal ile ne vâris* ne de müverris olabilir. Bir kerre
olsun süt emmesi lâzımdır.[Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İslamiye ve Istılahat-ı
Fıkhıyye Kamusu V-359.]